Patron yok demesin diye başlıyorsanız yada kurgulamayı bilmiyorsanız hiç girişmeyin oyuncak değildir. Para kazandırır satış yaptırır firmanıza güç katar. Ama doğru kurgu ile sadece para kazandırır.
İstanbul'da büyük satın alma ajanslarından biri ile bir görüşmeye gitmiştik çok daha toyduk tabi... Biz adamlara anlatıyoruz şöyle mucize dönüş alınıyor şu maliyetlere çıkıyor böyle güzel böyle etkili adamların tepkisi süper harika yüzleri gülüyor falan. Biz işi kesin aldık sanıyoruz daha internet reklamları yeni yeni yapılıyor Türkiye'de. Sona geldik bütçe ne kadar istiyorsunuz dediler bizde tabi istedik bizim için normal bir bütçe internet reklamı sonuçta adamlar duydu suratları asıldı ve odadan çıktı büyükbaş olan... Biz şok olduk. Sonra öğrendik ki onlar gazeteden vs den o kadar çok feed alıyormuş ki bizim ki için ikna etmeye bile çalışmaya değer görmemişler...
Bu anlattığım çok eski bir olay. Ama şimdide görüyorum ki klasik reklam ajansları bunu revize etmiş ve PATRON YOK DEMESİN diye yapıyormuş gibi yapıyorlar yani internet bütçesi alıyorlar ama etkin alanları kullanmak yerine gene saçma alanlarda saçma bütçelerle çıkıyorlar...
Sevgili klasik ajanslar artık dönem performans dönemi bir müşteriye her ay 300 500 bin harcatmak istiyorsanız performans vermelisiniz. Artık herkes photoshop kullanıyor hatta çoğu arkadaşım efektler konusunda bir çok grafikerden çok daha başarılı. Artık zaman yok insanlar beyinlerini hiç birşeye yormak istemiyor çünkü herşeyi Google Amcadan 2 sn de öğreniyorlar. Arzu ettikleri şeyleri pinterestte hemen bulabiliyorlar. Yani sizin yaratıcı dediğinizin daha güzelini pinterestte behance de görüyorlar. O yüzden hızlı bir şekilde eylem almak istiyorlar.
Sonra bozuluyorsunuz saçma bi çocuk gelmiş internet reklamı yapıyormuş patron onun lafını bizden daha çok dinliyor biz kaç yıllık ajansız diyorsunuz. Yok öyle birşey artık hız dönemi. Performans dönemi...
Geçenlerde hepimizin hiç izlemediği diziler ile ilgili bir konuşma izledim ve işin kalitesinden ziyade hızlı etkileşimin ne kadar önemli olduğunu bir kere daha algıladım. Bizim şuana kadar Türkiye'de kült olmuş en başarılı dediğimiz dizilerin bir çoğu 7 - 8 bölüm sonra çok izlenir olmuş ozamana kadar prime time da baya ciddi gerilerdeymiş. Kült diziler derken İkinci Bahar gibi dev kadrolu efsanelerde dahil. Şuanda ise iki bölüm birinci çıkmayan ilk üçe girmeyen dizi yayından kaldırılıyor. Bide işin ilginç tarafı tüm iyi diziler izlenebilir diziler aynı gün sanki haftada başka gün yok....
İşin ilginç tarafı ise bu ilginç ihtirastan dolayı asıl kaliteli işler başarı sağlayamıyor çünkü ciddi hikayeler giriş gelişme ve sonuç olarak akıyor ve ilk 3 bölüm sadece girizgah olduğu karakterleri tanıtmak olduğu için biraz sıkıcı geçiyor ve zap olayı devreye giriyor. Ama eğer basit bir hikaye ise aşkla bakan bir kız ve erkek var ise yada vurdu kırdı yok ise olaylar söz konusu değilse diziler tutmuyor.
Yani sosyal medyadan başını kaldırmak için ya sosyal medyadaki gibi özendikleri hayatı aşkı anlatacaksınız ya da adam öldürecek bi yerleri bombalayacak sosyal medyaya yeni özlü sözler kazandıracaksınız...
Çünkü kim uğraşacak beynini yorarak hikaye takip etmeye zaten gün içerisinde binlerce tilki kafasında insanların. Borç var, çocuk var, iş var, yetmez gibi kariyer savaşları var bide diziye mi kafasını yorsun.
Biz yabancı dizi izliyoruz diyorsanız onuda çoğumuz zaten sinema filmi gibi bir hafta sonuna sıkıştırıp izliyoruz komple ardı ardına ne olacağını merak etmeden çünkü bu kadar gelecek kaygısı varken birde dizide haftaya ne olacağımı merak edeceğiz...
Reklam dedin dizi anlattın diyenlere ben genel toplum algısını TV'den takip etmeyi tercih ediyorum. Çünkü çoğunluk maalesef ki orda zaman geçiriyor.
Özete gelecek olursak yine bir bilen değil sadece birazcık buralarda gezinen biri olarak bence artık herşey sadece ilkel beyine hitap etmeli ne kadar basit o kadar iyi ne kara kolay o kadar iyi ne kadar hızlı o kadar iyi o yüzden eski reklamcıların hepsine hayran biri olarak içim kan ağlayarak söylüyorum ama ilkelleşin... Bakış açıcızı daraltın para kazanın....